Geçmiş zamanda zaman
ifadeleri:
Imparfait:
chaque semaine, mois,
année
|
Her hafta, ay, yıl
|
le week-end
|
Haftasonları
|
le lundi, le mardi…
|
Pazartesileri, Salıları
|
tous les jours
|
Hergün
|
le soir
|
Akşamları
|
toujours
|
Hep, daima
|
normalement
|
Genlikle
|
d’habitude
|
Genellikle
|
en général, généralement
|
Genel olarak
|
souvent
|
Sık sık
|
parfois, quelquefois
|
Bazen
|
de temps en temps
|
Zaman zaman
|
rarement
|
Arasıra
|
autrefois
|
Eskiden
|
Passé composé
une semaine, un mois, un an
|
Bir hata, ay, yıl
|
un week-end
|
Bir hatasonu
|
lundi, mardi...
|
Pazartesi, Salı
|
un jour
|
Bir gün
|
un soir
|
Bir akşam
|
soudainement
|
Aniden
|
tout à coup, tout d'un
coup
|
Birden bire
|
une fois, deux fois...
|
Bir kez, iki kez
|
enfin
|
Sonunda
|
finalement
|
Sonunda
|
plusieurs fois
|
Birkaç kez
|
Ana farklılıklar
Imparfait : çevrede olup bitenler, arka plan. Devam
eden olaylar, alışkanlıklar
Passé composé: o anda gerçekleşen olay, belirli bir
olay ya da olayın gerçekleşmesi, ana hikaye
– Alışkanlıklar- Belirli olaylar
Le lundi, je dînais chez ma soeur
Pazartesi günleri kızkardeşimde
yerdim/yiyordum.
Un lundi, nous avons dîné au restaurant.
Bir pazartesi, restoranda yemek
yedik.
“le lundi” (alışkanlık)
- “un lundi”(belirli).
– Hikaye anlatırken
passé composé hikayeyi oluşturan hareketi anlatır. Meydana
gelen belirli olayları verir. Bazı zaman ifadeleri (belirli olayları tanımlayan
zamanlar) passé composé ile devam edebilmektedir: d’abord, puis, ensuite,
enfin, finalement, soudain, tout à coup, tout de suite…
Imparfait arka planı anlatır: Gün, ay, hava, ortam, sahne
(insanların ne yaptığı), dış etkenler, yaş, fiziksel özellikler, duygular,
tavırlar...
– Aynı cümlede
Imparfait, bir olay gerçekleşirken verirken meydana gelen belirli
bir ikinci durum passé composé ile verilir.
Ils sont entrés pendant que nous dormions.
Biz uyurken içeri girdiler.
J'étais à la banque quand Chirac est arrivé.
Chirac geldiğinde bankadaydım.
Je vivais en Espagne quand je l'ai trouvé.
Onu bulduğumda İspanya’da yaşıyordum.
– Aynı anda gerçekleşen uzun zamanlı iki olay:
Pendant que j’etudiais, tu regardais
la télé.
Ben çalışırken sen televizyon
izliyordun.
– Aynı anda gerçekleşen kısa zamanlı iki olay:
Tu es rentrée quand je suis sortie.
Ben çıkarken sen geldin.
J'allais en France.
Fransa’ya gidiyordum
Je visitais des monuments et prenais des photos.
Anıtları ziyaret ediyordum ve
fotoğraf çekiyordum
Je voyageais en France tous les ans.
Her yıl Fransa’ya seyehat
ederdim/ediyordum.
Je visitais souvent le Louvre.
Louvre’u sık sık ziyaret ettim.
J'avais peur des chiens.
Köpeklerden korkardım
J'aimais les épinards.
Ispanağı severdim
|
Je suis allé en France.
Fransa’ya gittim.
J'ai visité des monuments et pris des photos.
Bazı anıtları ziyaret ettim ve
fotoğraf çektim.
J'ai voyagé en France l'année dernière.
Geçen yıl Fransa’ya seyehat
ettim.
J'ai visité le Louvre trois fois.
Louvre’u 3 kez ziyaret ettim.
J'ai eu peur quand
le chien a aboyé.
Köpek havladığında korktum.
Pour la première fois, j'ai aimé les épinards.
İlk kez ıspanağı sevdim.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder