İÇERİK

14 Şubat 2023 Salı

Büyük Harf Kullanımı

Fransızcada, alışık olduğumuz özel isimlerin büyük harfle başlaması kuralı her zaman geçerli değildir. Dikkat edilmesi gereken bir kaç nokta:
  • Ben -Je-, cümle başında olduğu durumlar hariç büyük harfle yazılmaz.

  • Tarihler, cümle başında yer almadığı sürece günler, aylar büyük harfle yazılmaz

    günler: lundi, mardi, mercredi, jeudi, vendredi, samedi, dimanche

    aylar:
    janvier, février, mars, avril, mai, juin, juillet, août, septembre, octobere, november, décembre


    le 24 janvier 2012
    Je déteste le vendredi.

  • Yer adları: cadde, yol, göl, deniz adlarını belirtirken bu tanımlamalarda büyük harfle yazılırken (Ege Denizi gibi) Fransızcada küçük harfle yazılır:

    l'océan Atlantique (Atlantik Okyanusu) 
    la mer Méditerranée (Akdeniz)

    le mont Blanc (Beyaz Dağ)

  • Diller: diller küçük harfle yazılır.

    Je parle anglais, français et japonais.

  • Milliyet: Dmilliyet belirtirken küçük harf kullanılır. Ancak ad olarak kullanıldığında büyük harf kullanılır:

    Il habite avec un Espagnol. (Bir İspanyol ile yaşıyor)
    J'ai parlé à un Américain hier.
    (Dün bir Amerikalı ile konuştum)

    Je suis anglais (Ben İngilizim)
    Il est suisse. (O İsveçli)

  • Dinler: Din adları küçük yazılır. Dini gruplara atıfta bulunan sıfatlar için  geçerlidir. Örneğin: hristiyan: chrétien, müslüman: musulman, yahudi: juif. Bu kuralın üç istisnası vardır: le christianisme (hristiyanlık) ve le judaïsme (yahudilik) küçük yazılsa da l'Islam,  Hindou ve Bouddhiste her zaman büyük harfle yazılır.

  • Özel İsmin Önündeki Başlıklar: Örneğin, Profesör Smith Fransızca'da büyük harfle yazılmaz: le professeur Smith.


1 Şubat 2023 Çarşamba

Sağlık İfadeleri ~ LA SANTÉ

 LA SANTÉ (sağlık)

sujet + avoir + mal + à + ….

J’ai mal à la main        Elim ağrıyor

Tu as mal au bras       Kolun ağrıyor

 

au

pied  (ayak)

nez  (burun)

bras  (kol)

coude  (dirsek)

daigt  (parmak)

dos  (sırt)

à la

tête  (baş)

bouche  (ağız)

main  (el)

jombe  (bacak)

dent  (diş)

à l

oeil  (göz)

oreille  (kulak)

aux

cheveux  (saç)

yeux  (gözler)

 

J’ai mal à la tête          başım ağrıyor

J’ai mal à la bouche    ağzım acıyor

J’ai mal à la main        elim ağrıyor

J’ai mal à la jombe      bacağım ağrıyor

J’ai mal à la dent         dişim ağrıyor

J’ai mal au pied           ayağım ağrıyor

Il a mal au genou.       dizi ağrıyor

J’ai mal au nez            burnum ağrıyor

J’ai mal au cou            boynum ağrıyor

J’ai mal au bras           kolum ağrıyor

J’ai mal au coude        dirseğim ağrıyor

J’ai mal au daigt          parmağım acıyor

Elle a mal au dos        sırtı ağrıyor

J’ai mal à l’oeil             gözüm ağrıyor

J’ai mal à l’oreille        kulağım ağrıyor

J’ai mal aux cheveux  saçım acıyor

J’ai mal aux yeux        gözlerim ağrıyor

J'ai très mal !               Çok ağrım var!

Elle n'a pas mal.          Ağrısı yok / Bir şeyi yok

J'ai mal à la gorge.      Boğazım ağrıyor

J’ai mal au ventre.       Karın ağrıyor

Nous avons mal à l'oeil droit.     Sağ gözümüz acıyor/ağrıyor.

 

 

avoir mal au cœur     hasta hissetmek,  kusacak gibi hissetmek

 

Mon mère a mal au cœur en voiture.

Annemi araba tutar.

 

avoir mal aux yeux                  gözleri ağrımak

avoir les yeux qui piquent       gözleri batmak

avoir les yeux qui brûlent        gözleri yanmak

avoir les yeux gonflés             gözleri şişmek / şiş gözleri olmak

avoir le nez qui coule              burun akıntısı olmak / burnu akmak

avoir mal aux dents                 diş ağrısı olmak

avoir mal à l’oreille                  kulak ağrısı olmak

avoir mal à la gorge                boğaz ağrısı olmak

avoir mal au coeur                  hasta hissetmek

avoir mal à l’estomac              karın ağrısı olmak

 

 

le corps                 vücut

le visage                yüz

la joue                   yanak

les lèvres               dudak

la gorge                 throat

l’estomac               mide

la poitrine              göğüs

le coeur                 kalp

le ventre                karın

l’épaule                  omuz

le poignet              bilek

l’ongle                    tırnak

le pouce                baş parmak

le genou                diz

la  cheville             bilek

l’orteil                     ayak parmağı

 

 

Le docteur

Bonjour! Ça va?

Merhaba! İyi misinz?

Marie

Bonjour ! Non, docteur. Ça ne va pas du tout !

Merhaba! Hayır, doctor. Hiç iyi değilim.

J’ai mal à la tête et aux yeux. Je me sens très fatiguée

Başım ve gözlerim ağrıyor. Çok yorgun hissediyorum.

Le docteur

Alors, asseyez-vous ici. Je vais vous examiner.

Öyleyse buraya otur. seni muayene edeceğim

Marie

Oui…. J’ai mal à la gorge aussi.

Tamam… boğazım da ağrıyor

Le docteur

Voyons un peu.  Ça ne va pas bien ! Vous avez raison !

Bakalım. İyi görünmüyor! Haklısın !

Je prépare une ordonnance pour vous !

Senin için bir reçete hazırlıyorum!

Et….. restez au lit !

Ve…..yatakta kalın!

Marie

Merci beaucoup!

 

AIMER – birşeyi, birisini sevmek

 AIMER – birşeyi, birisini sevmek

 

 

Şimdiki

Gelecek

Geçmiş

Passé composé

Şimdiki zamanın hikayesi

Imparfait

 

Passé simple

j’

aime

aimerai

ai aimé

aimais

aimai

tu

aimes

aimeras

as aimé

aimais

aimas

il

aime

aimera

a aimé

aimait

aima

nous

aimons

aimerons

avons aimé

aimions

aimâmes

vous

aimez

aimerez

avez aimé

aimiez

aimâtes

ils

aiment

aimeront

ont aimé

aimaient

aimèrent

 

 

aimer + ad (bir şey)

J'aime la musique.

Müziği seviyorum

 

aimer + ad (kişi, şehir)

Tu aimes Jacques Brel.

Jacques Brel'i seviyorsun.

 

Elle aime Paris.

Paris’i sever

 

aimer + mastar halinde fiil

Elle aime s'amuser.

Eğlenmeyi sever

 

* Genel bir durumu ifade etmek için addan önce le, la, l', les gelir.

* Bir kişinin ya da şehrin isminden önce artikel gelmez

 

J'aime Marie.

Marie’yi severim

 

J'aime Paris.

Paris’i severim

 

Elle aime sa nouvelle veste.

Yeni ceketini sever.

 

Tu aimes ma sœur ?

Kız kardeşimi seviyor musun?

 

Elle aime les tomates ?

Domates sever mi?

 

Est-ce que tu aimes ma nouvelle voiture ?

Yeni arabamı sevdin mi?

 

Elle aime les animaux

Hayvanları sever.

 

Ils aiment la crème glacée.

Dondurmayı severler.

 

J‟aime la photographie.

Fotoğrafçılığı severim.

 

Tu aimes le drame.

Dramayı seversin

 

J’aime monter à cheval.

Ata binmeyi severim. 

 

J’aime me coucher tôt en semaine.

Haftaiçi erken yatmayı severim. 

 

Nous aimons écouter de la musique

Müzik dinlemeyi severiz.

 

Il aime jouer aux sports.

Spor yapmayı sever.

 

Vous aimez danser.

Dans etmeyi seversiniz

 

Nous aimons parler.

Konuşmayı severiz.

 

Aimer beaucoup – çok sevmek

 

J'aime beaucoup Paris

Paris’i çok severim

 

Tu aimes beaucoup tes parents.

Ebeveynlerini çok seviyorsun.

 

Aimer bien, birşeyi birini çok sevmekten sevmeye, beğenmeye indirger.

 

J'aime bien tes chaussures, mais je préfère les miennes.

Ayakkabılarını sevdim ama benimkini tercih ederim.

 

J’aime bien Paul, mais je ne veux pas sortir avec lui.

Paul’ü severim ama onunla çıkmak istemem. 

 

 

j’aime bien la façon dont ... 

... (şeklini sevmek)

 

J’ai regardé le livre de cuisine. J’aime bien la façon dont c’est mis en page.

Yemek kitabına baktım. Düzenlenme şeklini sevdim.

 

 

C’est l’une des choses que j’aime chez toi. 

Bu senin hakkında sevdiğim şeylerden biri.

 

 

ne pas aimer que qn fasse qch

Birisinin bir şey yapmasından hoşlanmamak

 

Elle n’aime pas quil travaille si dur.

Çok fazla çalışmasısevmiyor. 

 

Sa femme n’aimait pas qu’il fume dans la maison.

Karısı evde sigara içmesinden hoşlanmıyordu.

 

 

“seni çok seviyorum” demek için  “Je t'aime très fort” ifadesi kullanılır.

 

 

Ne pas aimer – sevmemek

 

Olumsuz cümlelerde aimer bien kullanılmaz

 

Elle n'aime pas Michel.

Michel’i sevmez.


Laura n'aime pas ce film.

Laura bu filmi sevmez.

 

Ils n'aiment pas les concombres.

Onlar salatalık sevmez.

 

Çok sevmemek için ne pas aimer beaucoup kullanılır:  

 

Je n'aime pas beaucoup ce garçon.

O çocuğu pek sevmem.

 

Hugo n'aime pas beaucoup le chocolat.

Hugo çikolatayı çok sevmez.

 

Je naime pas la moutarde.

Hardalı sevmiyorum. 

 

Je ne comprends pas pourquoi Grace ne maime pas.

Grace beni neden sevmiyor anlamıyorum

 

Est-ce que tu aimes le chocolat ?
Çikolata sever misin ?

Oui, j’aime ça.

Evet, severim.

 

Il aime skier.

Kaymayı sever
Moi aussi, j’aime ça
.
Ben de severim. 

 

Nous aimons faire la cuisine !

Yemek yapmayı severiz!
Tu aimes ça ?

Sen sever misin?

 

Fransızca'da, sevgi ve nefret fiillerinde, soyut isimlerin ve etkinliklerin yerine belirsiz işaret zamirini “ça” kullanılır. Ancak belli, somut isimlerde dolaysız nesne ya da “ça” kullanılabilir.

 

Est-ce que tu aimes mon chapeau ?
Şapkamı sevdin mi?
Oui, je l’aime / j’aime ça.

 

Evet, sevdim.

 

Il aime cette station de ski.
Bu kayak merkezini sever.

Moi aussi, je laime / j’aime ça.

Ben de severim. 

 

İnsanlardan bahsederken dolaysız nesne kullanılır:

 

J’ai deux sœurs et je les aime.

İki kız kardeşim var ve onları severim.

 

Tu aimes Sylvie ?
Sylvie’yı seviyor musun?
Oui, je laime.

Evet, onu seviyorum.

 

Tu les aimes bien ?

Onları sever misin?

Il laime beaucoup.

Onları çok sever.

 

Olumsuzlarda da aynı kural geçerlidir:

 

Il n’aime pas l’ail.                       Il n’aime pas ça.

Sarımsak sevmez.                    (Onu) sevmez.

 

Elle n’aime pas danser.              Elle n’aime pas ça.

Dans etmeyi sevmez.                (onu) Sevmez.

 

Nous n’aimons pas ce resto.      Nous ne l’aimons pas.

Bu restoranı sevmeyiz.             (Onu) Sevmeyiz.

 

Je n’aime pas Dorothée.            Je ne l’aime pas.

Dorothée’yi sevmem.                 Onu sevmem.

 

 

 

Sevmeyi vurgulamak için  adorer fiili kullanılır:

 

J'adore les diamants !

Elmasları severim

 

J'adore ce mec ! Il est trop drôle !

O adamı seviyorum! Çok komik!


adorer birine aşık olmak anlamında değildir. Sadece çok sevdiğini ifade eder.